Sanki binalar büyüdükçe sabrımız azalıyor.
İnsanlar çoğaldıkça biz azalıyoruz.

Şehirlerin içinde bunlara sahip olmadığımıza dair söylemlerimiz de aslında en yakın parka gitmeye üşendiğimiz için uydurduğumuz bahaneler.
Kestiğimiz ağaçlar ve yerine yaptığımız sayısız avm'ler bizi bunaltmaya ve tüketici hayata ittirmeye devam ederken şehrimizde hala kalan ağaçlara, ormanlara, denizlere veya nehirlere yönelmemiz gerektiğine yürekten inanıyorum. Hatta sanırım ruh sağlığımız için en çok buna inanıyorum.
Asfaltlara biraz tatil verip, çimlere çıplak ayaklarımızla basmalı; dünya son hız dönüyormuş gibi gelirken kafamızı yukarı kaldırıp aslında bulutların bir yere kaçmadıklarını görmemiz gerekiyor.
Doğanın bize gösterdiği sabırın yarısını kendimize göstermemiz gerekiyor.
Vapur karayı gördüğü anda kalkan, içeri girip ayakta inmeyi bekleyen guruha katılan insanlara anlam vermekte zorlanıyorum. Görülecek, sevilecek, hayran olunacak bu kadar güzel bir dünya varken hayatındaki komik streslerden şikayet etmeyi sürdüren insanlara ne diyeceğimi bilemiyorum.
Ya da biliyorum.
Rahatlayın. Başına bir insan gelmeyen ortalama bir ağaç sizin dört katınız kadar yaşıyor.
Günlük problemlerimiz büyük resime bakabildiğimizde gerçekten hiçbir şey ifade etmiyor.
Ve kesinlikle başına kendisi gelmeyen insan çok daha mutlu yaşıyor.
İnsan yarattığı yaşamın kölesi olmadan yaşamalı. Doğa gibi yaşamalı.
Kendinden özgür.
İlham verici
YanıtlaSil