Ana içeriğe atla

Bosna Gezisinden Turist Olmadan Gezme Rehberi - Nerede kalınır? Nasıl Gidilir? Fiyatlar nasıldır?


Selaaam!

 Bosna'dan yeni geldik, bir de siz görün ama turist kazığı yemeden görün diye internette bulduğum ve çoğunlukla bulamadığım bilgileri buraya topladım. Gezdiğim gördüğüm harikaların çoğu bana kalsın, siz gidiyorsanız neler yapmalı, neler yapmamalısınız son derece gerçek düşüncelerimle bu yazıyı yazmaya karar verdim. Bu yazı size Bosna'da olabildiğince ucuz ve son derece rahat seyahat yapmaktan bahsedecek. Biraz uzun olabilir, tutunun.





En baştan başlayalım, Saraybosna'ya nasıl gidersiniz?


Pegasus'tan indirim biletiyle geldik biz. Kişi başı gidiş- dönüş bir buçuk ay sonraya 300 tl'ye aldık.
Ama tabi ki otel fiyatları hakkında bilgim olduğu için uçağı aldığım gibi booking'e girdim ve otel bakmaya başladım. Otel Başçarşıdaydı, Başçarşıya da havaalanında otobüsler var, çok aceleniz yoksa bekleyin çünkü otobüs sizi 5 km'ye götürürken taksiler bildiğimiz havaalanı taksisi, 20 km'den aşağı çekmiyorlarmış, bilemiyorum tabi biz otobüsle gittik. 40 dk gibi varıyorsunuz baş çarşıya. Dönerken de Sveti Ivan var (Vlogu izlerseniz ne dediğimi anlayacaksınız) onun arkası durak, oradan binebilirsiniz hiç riske atmayın biz az daha dönemiyorduk otogar bulalım diye kastığımız için. Bu arada Başçarşıdan da yolcu aldık ama belli olmaz orası durak olarak geçmiyor. Gittiğiniz gibi Tourist Information'a gidin Başçarşıda var, oradan bir harita ve aylık bülten alın.


Nerede kalınır?


Çok fazla otel yok, size önerim Başçarşı'nın az biraz üzerindeki Apartment Nina olur tabiki çünkü biz orada kaldık. Muhteşem bir yer, sıcacık, (ki biz kasım sonu gittiğimiz için bu çok önemliydi.) küçük hobbit evleri gibi bir ev, oralarda hep öyle zaten şehir merkezi olduğuna inandığım plazalı bir yer var başçarşıya gelmeden çirkin apartmanlar ve kurşun, bomba delikleriyle dolu, o tarafta kalmadığımız için baya mutluyum açıkçası. Hemen hemen her yer savaş öncesi zaten ve savaşın yaraları inanılmaz görünür durumda, ama Bosnalılar asla savaştan konuşmuyor, bu çok büyük bir travma, anlayış göstermeye çalışın, neyse bundan daha sonra başka bir yazıda bahsedeyim burası pratik bilgiler için olsun. Kaldığımız bu ev 4 odasını kiralıyor, tuvalet ortak ama her yer felaket şirin ve güvenli, bir de inanılmaz ucuzdu. 45 euro iki kişi üç gün toplam kiramızdı ama tabi ki önceden almanın büyük faydası oldu diyebilirim.


Fiyatlar?


Öncelikle şuanda 1 KM 2.38 TL (tarih an itibariyle 4.12.2017)
Euroyuda 2 ile çarpıp hallediyorsunuz. Mesela biz otele 90 km ödedik. 
Bana kalırsa paranızı çevirmeden gidin, havaalanındaki ziraat atm'sinden günlük kurdan çekim yapabiliyorsunuz en uyguna o şekilde geliyor gerçekten. Ama ihtiyacınız olan kadarını KM olarak çekin sadece çünkü ne Türkiye'de ne de Bosna'da ne de havaalanlarında TL'den KM'ye yada tam tersi çeviri yapmıyorlar, paranızı euro yaparsanızda değer kaybeder. Bosna'da euro size lazım olmayacak.
Çay çok pahallı. 2.5 km en ucuz çaydı bizim gördüğümüz ki baya mekan dolaştık. Kahve 2km ile 4 km arasında değişiyor, bolca kahve var, herkes sürekli kahve içiyor ama eğer beni gibi Starbucks delisiyseniz oldukça zorlanabilirsiniz çünkü en büyük kahveleri benim evdeki bardaklarımı bile doldurmaz. Su da biraz pahallı çünkü herkes musluktan içiyor, şişe sular 1-2 km arası ve gelgelelim alkole, marketlerde bira 1-2 km arası değişiyor, yereli daha ucuz yabancısı yine ucuz. Biz içmediğimiz için barlardaki fiyatlara hakim değilim. Sigaralar çevirdiğinizde hemen hemen bizimle aynı para, alıp gideceğim diye karton stoklamanıza gerek yok, 5-7 km civarı hepsi.


Gelelim yemeklereeee, Cevapcici yarım porsiyon her türlü doyuruyor ve 3.5 km, et bizimle aynı hatta biraz daha ucuz diyebilirim, borek var o da porsiyon 3-4 km ama küçük. Pekara'lar var birazdan özlemle anacağım ama özetle unlu mamüller diye düşünün fırın gibi, oralar genellikle baya ucuz kahvaltı öğle yemeği atıştırmalık yapabilirsiniz. Kruvasan- Berliner gibi şeyler 0.80 km-1.5 km arası.
Pizza'lar dilim satılıyor, Kadıköye göre pahallı tabi, dilimler büyük, ince 1.5 km ile 4 km arasında değişiyor. Bu arada aman turist olduğunuzu çaktırmamaya çalışın, bazı yerler fenaaaa. Bu arada müzeler, 5-6km arası, içeride kahvelerde 0.50 km otomalarda, ama uyarıyım şekersizini asla bulamıyorsunuz. Mostar'a ise tek gidiş 20 km, gidiş dönüş 30 km. Gidiş dönüş aldığınızda bir ay içinde istediğiniz gün ve saatte dönüş biletinizi otogardan onaylatıp gidebilirsiniz. Otogarlar ingilizce bilmiyorlar pek ve hiç sabırlı değiller o yüzden bilip gidin. 


Gelelim mi Yemeklere?


Kestane yemeyin! Biz,mle alakası yok mahvetmişler güzelim kestaneler, içini açmadan ateşte yakarak yapıyorlar valla yenmez, yemeyin. Bol bol Pekara'larda yiyin, günde 8 adet Berliner yemişliğim vardır. (Oradaki adı Berliner değil, hiçte öğrenemedim valla.)
Gelelim Cevapcici'ye, Cevapi diye okunuyor biz hep cevaap usta cevapcici gibi isimlerle konuştuk arkasından. Açıkça kişisel fikrim pek mataah bir şey olmadığı hani yiyin tabiki yemeden geldim demeyin ama mutlaka yanınızda ıslak mendil, sakız falan götürün çünkü tabakta bir kilo yeni kesilmiş soğan var ve asla bizim gibi kolonyadır mendildir nane şekeridir yok. Cevap usta bana kalırsa bildiğiniz bir inegöl köftesi ama daha ağırı ve içi daha az pişirilmişi, ben inegöl köftesi de sevmem ama damak tadı tabi. Cevapcici pidenin içine koyularak yanında kocaman soğanla geliyor. Yarım porsiyonunda 5 köfte vardı, kesinlikle çok açsanız bile önce bi yarım söyleyin ona göre karar verin derim, net doyuyorsunuz. Cevap usta yiyeceklere uyarı ne kadar temizlerseniz temizleyin her yerinizi asla kokusu çıkmıyor ama çokta farketmiyor çünkü saat 11'den itibaren herkes Cevapcici kokuyor.
Sıra börektee. Valla böreğe biz 4 kere farklı yerlerde şans verdik, bana kalırsa ülkemizdeki boşnak böreği onu 10'a katlar, 8'e falan böler. Ama bir yiyin, yoğurtlu gelenleri güzel. Vloglarda var tüm hepsi oraya da bakın bu yazıdan sonra daha fazlasını görmek için. Kafa diye bir şey var, ilk gün her menüde görüp ne olduğunu anlayamadığımız, sonra öğrendik ki Boşnak kahvesiymiş. Türk kahvesinin aynısı ama sunum farklı. Fincan boş geliyor, kahve cezvede, karıştıra karıştıra döküyorsunuz, telvesi de olmuyor cezvede kalıyor olanda. 1-2 km arası o da.
Özetle saldırın Pekara'lara a dostlar.


             

                                             Nereye gidelim, nereleri gezelim diyenlere;

Cafe olarak mutlaka Ministry of Cjef'e uğrayın, zamanınız kalırsa da Dialog Cafe'ye, gerçekten muhteşem yerler. Valla Başçarşı'da bir sürü tarih var, adamların her yeri tarih neredeyse hem çıktıkları savaştan hemde osmanlıdan bir sürü izler göreceksiniz. Gitmeden mutlaka bunları okuyun öyle gidin. Sarajevo (Saraybosna) 1. dünya savaşının başladığı yer. Hamile eşiyle beraber suikast'e kurban giden Ferdinand, Latin köprüsünde öldürülüyor. Ama içinde yürüdüğünüz tarihtten öte mutlaka tarih müzesine ve arkeoloji müzesine gidin, muhteşem. Tarih müzesinde annesinin karnından geçip kendisinin kafasını delen kurşun ile ölen çocuğun hırkasını gördüğünüzde, 95'te ekmek kuyruğunda hedeflenip öldürülen insanları gördüğünüzde, insanlığınızdan tiksinip yerlere çöküp ağlama krizlerine girebilirsiniz, eğer bunu yaşarsanız iki şeyi hatırlayın;
1. Sizi anlıyorum,  utanmayın, çok haklısınız.
2. Bu günümüzde yaşanmaya devam ediyor. Onlar için dua etmeyin, gücünüzde olan herkesi eğitin.
Sırf bu müze için, sırf insanlığın bundan çok değil 25 yıl önce katledilişini görmek için Saraybosna'ya gidilir. Gerçekten söyleyecek çok şeyim var ama bunun yeri burası değilmiş gibi hissediyorum o yüzden her zaman yaptığımızı yapalım, devam edelim.
Mostar'a gidin, Mostar çoook güzel ama Mostar'dan da güzel olan bence 2 buçuk saat süren yolculuğu, biz otobüsle gittik. Yol hep karlarla kaplıydı, Mostara yaklaştıkça yok oldular. Vloglarda 2. günümüzde Mostar'ı biraz olsun görebilirsiniz, yani bir güne sığdırabildiğimiz kadarını.
Bu arada vizeli gidenler, Bosna'dan tüm avrupaya otobüs var neredeyse, Mostara kadar gitmişken Dubrovnik'e bir gidin. Vizesiz gidenler de biz bilmiyorduk ama Karadağ'da vizesiz ve otobüsle gidilebiliyor.
Virelo Bosna diye bir yer var, yemyeşil kocaman bir orman, inanılmaz güzelmiş son gün öğrenmeseydik mutlaka giderdik, biz gidemedik siz gidin.


Fotoğrafları biraz sonra ekleyeceğim.
Totalde bize 4 gün 3 gece kişi başı uçak, yemek, gezme kalma 1000 tl gibi tuttu.
Evet şimdilik bu kadar arkadaşlar. Umarım yardımcı olabilmişimdir.
İyi gezmeler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mevsimsel Renk Analizi Trendi

Yakın zamanda bir renk analizi profesyoneli olan Oya Komar ile profesyonel mevsimsel renk analizimi yaptık. Hayatında kendisiyle ilgili hiçbir şeye şaşırmayan ben şaşkınlıklar içinde bir seans geçirdim. Kendimi tanımakta bir adım daha olmuş oldu böylece renk analizi. Youtube videomda benimle beraber sürecin bir kısmını yaşayabilir, öğrendiğim bazı bilgileri buradan okuyabilirsiniz. Daha fazla bilgi ve profesyonel bir deneyim için Oya hanım'ı taki etmenizi, imkanınız varsa da ziyaret etmenizi tüm kalbimle öneririm. Bir sürü app'ten internet sitesinden aylarca farklı sonuçlar alıp durdum. Artık delirmek üzereyken Oya hanımla tanıştım ve aslında bu olayın nasıl detaylı olduğunu gözlerimle gördüm ve dinledim. Size aşağıda basit bilgilerden bahsediyorum, videoda da deneyimimi görüyorsunuz. Tabi ki hiçbir şey kendi deneyiminizin yerini tutmaz ama bunların merakınızı gidermeye yarayacağınız umuyorum. Mevsimsel renk analizi, cilt tonunuz (üst tonu değil alt tonunuz), doğal göz renginiz...

Atomic Blonde (Sarışın Bomba) Film Yorumu (Spoilersız)

American Gods yazımdan sonra gazı alıp dün izlediğim Atomic Blonde filmini de biraz kendimce yorumlamak istedim. Öncelikle Charlize Theron etkisi demek istiyorum. Kadının oyunculuğu aklımızı başımızdan alıyor zaten, bu filmde ise öyle bir karakter oynuyor ki "büyüyünce bende Charlize olacağım!" diye tutturasınız gelebilir. Benim geldi şahsen. Lorraine (Charlize Theron'un oynadığı baş karakter) tam anlamıyla -ingilizce kullanımı maruz görün- bir badass. Film, Lorraine karakteriyle bir çok tabuyu yıkıyor. Çizgi romanında da karakter böyle mi bilemiyorum, cahilliğimi maruz görün ama okumadım. Lorraine hem biseksüel olması, hem çok iyi dövüştüğü halde çok güzel de dayak yemesiyle kesinlikle alıştığımız karakterlerden farklı. Zaten ilk sahnelerde Lorraine'i ağzı yüzü vucudu mosmor halde görüyoruz. Film, dövüş sahnelerinden ve sigara içmeyenin bile sinemada sigara yakmak isteyeceği sigara ve alkol sahnelerinden oluşuyor basitçe baktığımızda. Ama gerçekten basitçe baktığı...

AMERICAN GODS Dizisi : Yorum ve İnceleme (Spoilersız)

Uzun bir aradan sonra yine karşınızdayım. "American Gods" dizisini 2 günde bitirdim, işlerim olmasaydı muhtemelen bir oturuşta da bitirebilirdim. Dizi, yeni ve eski tanrılar arasındaki savaşı ve bunun arasında kalan Shadow Moon diye yakışıklı mı yakışıklı tatlı mı tatlı bir abimizi konu alıyor. Tüm edebiyat okuma olayı bilgime dayanarak, Shadow'un günümüz insanını temsil ettiğini söyleyebilirim. Tanrılara inanması için Tanrı tarafından ikna edilmeye ihtiyacı olan modern insan. Tabi spoiler vermek istemesem de özetle konu için daha derin şunu söyleyebilirim. Shadow'un arayışında kendi inançlarımızı sorgulayabileceğimiz, ya gerçekten böyleyse diyebileceğimiz bir alternatif evren olmuş. Diziyi az önce bitirdim, kitaplarını sipariş ettim ve hakkında yorum yazmaya oturdum. Bence ben bu diziyi beğenmişim. Bunu görmek hiç zor değil. Peki siz beğenir misiniz? Eski Tanrılar ve kültürleri hakkında bilginiz varsa çok mutlu hissedeceğinizi söyleyebilirim. Dizide Tanrı k...